- "Peki insanlar nerede?" dedi Küçük Prens. " İnsan kendini çölde
çok yalnız hissediyor."
- " İnsanların içinde de öyle hissedersin ." dedi yılan . "Arada pek
fark yoktur."
Yalnızlık , kalabalığın ortasında kaybolduğun , sesini duyuramadığın , dokunuşlarını hissettiremediğin , karanlık ve mutsuz bir duygudur çoğu zaman.
Zaten tarifi de hep böyle yapılmaz mı ? Yalnızlık deyince akla; güçsüzlük , çaresizlik ve kimsesizlik gelir. Bir bakıma doğrudur , çünkü içine düşülen bu sıkıntılı dönemde , genellikle psikolojik çöküntü hâli , ruhsal ve bedensel stres yaşanır.
Aslında iki önemli iletişim mekanizmasını aktif ve sağlıklı kullanamamaktan doğar yalnızlık. İnsan hem kendisi hem çevresiyle mesafeli ve problemli bir ilişki kurarken , farkında olmadan dış dünyaya , özellikle de kendine yabancılaşır. Sonra herhangi bir çözüm arayışına girmeden , yalnızlığı kabullenir ve onu yaşamaya başlar. Yaşadıkça da acı çekmeye ... Buna göre acı çekmek kendi seçimidir ancak dışardan görünen , acıklı , masum bir boyun eğmeden ibaret hastalıklı yalnızlıktır.
İçimize dönmedikçe ve kendimizi dinlemedikçe bulunduğumuz durumu bastırmaya çalışarak daha da karışık bir kısırdöngüye sürükleniriz , çünkü sessiz kalınca ; yaşadığı hayattan memnun olmayan ruhumuz , bize sürekli isteklerini sıralayacaktır . Bu çok eziyet verici bir durumdur . Bu yüzden korkar ve kaçarız . Oysa amaçlı ve üretken olunursa yalnızlık aşılabilir , çünkü ruhen tatmin olmuş , yaşadığı hayattan eksikleriyle de olsa şikayet etmeyen kişilerin yalnızlığı , güzel düşüncelerin ortaya dökülmesine , güzel becerilerin sergilenmesine vesile olabilir.
Hatta içiyle ve çevresiyle iletişimi iyi olan bir takım insanların bu sayede sanatla buluşması pek aşina olduğumuz durumlardandır.Sanatçı için yalnız kalmak , ruhunun derinliklerinde var olan güzelliklerin açığa çıkması ve etrafa ışıltılar saçması için yakalanmış en ideal fırsattır.Yani yalnızlığın bir ucunda dünyadan koparken , öbürucunda daha sıkı bağlanırız.
Bir başka bakışla , onu zorunluluk olmaktan çıkarıp tercih haline getiririz.Hatta bu bilinçli tercih , kimi zaman bizi olgunlaştırıp geliştiren bir kuvvet derecesindedir. Dünyanın ve insanlığın acımasız yanlarını tanımadan karşılıksız olarak yapılan iyi niyetli yaklaşımların sonu , menfaat yüklü üzüntü ve hüsranlarla kaplanınca , iyiliğe adanmış en güzel fedâkarlık duygularınızı feda ederek , yalnızlığa bürünebilir ve bir nevi savunma mekanizması olarak kendinizi koruyabilirsiniz.
Etrafın yönettiği , kalabalıklar içinde mutsuz biri değil , 'yalnızlığıyla beraber' olan mutlu biri haline gelirsiniz.Kendi tenhalığından memnun olarak hayatını mantıklı , bilinçli ve üretken biçimde sürdüren kişi , bu ıssızlıktan duyduğu özel haz sayesinde daha da güçlenir.
Sonuç olarak ;kendi kararları doğrultusunda gerektiği kadar başkalarıyla olup gerektiğinde nefes almak için tekrara çekilir kabuğuna.Bu onun tercihinden başka bir şey değildir !
Semrainbow
colours of my life...
3 Ocak 2013 Perşembe
30 Aralık 2012 Pazar
22 Kasım 2012 Perşembe
16 Kasım 2012 Cuma
Her şey, Her şey, Her şey :)
İşte ''Windows 8''in yeni tanıtımında kullandığı bu müzik te çoktan dillere dolandı bile :)
Neyse bu kadar yorum yapmışken,gayet başarılı windows reklamını da yayınlayalım artık :)
12 Kasım 2012 Pazartesi
En Mutlu İnsanlar
En mutlu insanlar belki de baca temizleyicileridir
öyle dar, öyle kara karanlık bir yerdedirler ki
yüreklerini geniş, dayanıklı aydınlık tutmak zorundadırlar
buna yükümlü sayarlar kendilerini.
Baca temizleyicileri başkalarını sevmekle kalmaz
başkalarınca sevilirler aynı zamanda
çünkü herkesi düşünmeyecek kadar mutlu
herkes tarafından düşünülmeyecek kadar mutludurlar.
öyle dar, öyle kara karanlık bir yerdedirler ki
yüreklerini geniş, dayanıklı aydınlık tutmak zorundadırlar
buna yükümlü sayarlar kendilerini.
Baca temizleyicileri başkalarını sevmekle kalmaz
başkalarınca sevilirler aynı zamanda
çünkü herkesi düşünmeyecek kadar mutlu
herkes tarafından düşünülmeyecek kadar mutludurlar.
10 Kasım 2012 Cumartesi
Balaban Kaz
Abildina Karakat tarafından seslendirilen Altay müziği;her zaman büyük bir keyifle ve merakla izlediğim, ''Tarihin Arka Odası'' programında ; Moğolistan’da bir Göktürk hükümdarı için bundan 1500 yıl önce inşa edilen ve geçtiğimiz aylarda ortaya çıkartılan mezarın görüntüleri sonrası yayınlanmıştı.
Ben beğendim, siz de beğenin :)
Sinemaya mı Gitsek?
Aslında Uzun Hikâye filmine gideli nerdeyse iki hafta geçti ama geç olsa da hâlâ gösterimde olduğu için ve henüz izlemeyenler olabileceği için yazmak ve yayınlamak istedim...
Uzun Hikâye;hoş,izlenesi,duygu yüklü bir film olmakla beraber,her izlenesi filmin olumsuz taraflarının olmayacağını da aklımıza getirmemeli.
Bütün olarak bakıldığında içindeki mesajı gayet yalın bir anlatımla izleyiciye aktaran sıcak bir atmosferde geçiyor.Ancak ara ara sanki filmin ruhuyla ve içeriğiyle seviye farkı yaratacak karakterlerin ve sahnelerin bulunuşu,filmin akışkan havasını zedeliyor gibi...
Bana kalırsa, bu durum, hikâye ve romandan uyarlama senaryoların birazda kaderi...
Fakat bu tür etkilerine rağmen izlenmesinden keyif alınacak bir yapım olmuş...
Kenan İmirzalioğlu ile ilgili zaten söylenecek pek fazla bir şey yok :) baştan sona almış ve götürmüş..
Uzun Hikâye;hoş,izlenesi,duygu yüklü bir film olmakla beraber,her izlenesi filmin olumsuz taraflarının olmayacağını da aklımıza getirmemeli.
Bütün olarak bakıldığında içindeki mesajı gayet yalın bir anlatımla izleyiciye aktaran sıcak bir atmosferde geçiyor.Ancak ara ara sanki filmin ruhuyla ve içeriğiyle seviye farkı yaratacak karakterlerin ve sahnelerin bulunuşu,filmin akışkan havasını zedeliyor gibi...
Bana kalırsa, bu durum, hikâye ve romandan uyarlama senaryoların birazda kaderi...
Fakat bu tür etkilerine rağmen izlenmesinden keyif alınacak bir yapım olmuş...
Kenan İmirzalioğlu ile ilgili zaten söylenecek pek fazla bir şey yok :) baştan sona almış ve götürmüş..
Son olarak kalite ve özveri bilincine sahip konu ve oyuncuların bulunduğu senaryoların artması temennisiyle Uzun Hikâye'den yola çıkarak yaptığımız bu kısa yoruma noktayı koyalım.
6 Ekim 2012 Cumartesi
Tiyatroya mı Gitsek?
Eylül ayının sona ermesiyle, sıcakların yavaş yavaş terketmesiyle, yeni iş ve okul döneminin yoğunluğunun kendini hissettirmesinden asgari oranda etkilenmek için bu sezonda başlayan kültür sanat etkinliklerine attık kendimizi...
Konya Devlet Tiyatrosu, 02 Ekim 2012'de Orhan Asena'nın yazdığı,Bengisu Gürbüzer Doğru'nun sahneye koyduğu ''YA DEVLET BAŞA YA KUZGUN LEŞE'' adlı oyunla perdelerini açtı...
Oyun; Şehzade Mustafa'nın, babasının tahtına göz dikmekle suçlanarak öldürülmesi sonrasında diğer iki kardeş Beyazıd ve Selim arasındaki anlaşmazlıklar,taht kavgaları,Hürrem Sultan'ın pişmanlıkları ve sarayda dönen türlü entrikaları konu etmiş ve Kanuni'nin devlet aşkına vurgu yapılmış.
Oyunun büyülü havası,ışığıyla,müziğiyle,dekoruyla ilk anda insanı sarıyor ve etkisi altına alıyor.
Beyazıd karakteri ayrıca övgüye layık olmakla beraber,oyuncular ve oyunculuk ta çok çok iyi.
Daha önceki dönemlerden 'Bab-ı Hâmuşan' ve 'Bayazıt' ta olduğu gibi buna da iki kere gidermiyim:) bilmiyorum ama kesinlikle tavsiye ediyorum...
Konya Devlet Tiyatrosu, 02 Ekim 2012'de Orhan Asena'nın yazdığı,Bengisu Gürbüzer Doğru'nun sahneye koyduğu ''YA DEVLET BAŞA YA KUZGUN LEŞE'' adlı oyunla perdelerini açtı...
Oyun; Şehzade Mustafa'nın, babasının tahtına göz dikmekle suçlanarak öldürülmesi sonrasında diğer iki kardeş Beyazıd ve Selim arasındaki anlaşmazlıklar,taht kavgaları,Hürrem Sultan'ın pişmanlıkları ve sarayda dönen türlü entrikaları konu etmiş ve Kanuni'nin devlet aşkına vurgu yapılmış.
Oyunun büyülü havası,ışığıyla,müziğiyle,dekoruyla ilk anda insanı sarıyor ve etkisi altına alıyor.
Beyazıd karakteri ayrıca övgüye layık olmakla beraber,oyuncular ve oyunculuk ta çok çok iyi.
Daha önceki dönemlerden 'Bab-ı Hâmuşan' ve 'Bayazıt' ta olduğu gibi buna da iki kere gidermiyim:) bilmiyorum ama kesinlikle tavsiye ediyorum...
26 Eylül 2012 Çarşamba
25 Eylül 2012 Salı
Bir Çaresi Bulunur
Hüzünlü melodisiyle mutluluk ve umut vermeyi başarabilen, dinlemekten zevk aldığım Sertab Erener şarkılarından ...
19 Eylül 2012 Çarşamba
Back to Bass
Dünyaca ünlü olmaktan ziyade, benim dünyamda fazlasıyla ünlü olan :), sesini,müziğini hep sevdiğim,yıllara meydan okuyan efsane şarkıcı Sting,sadece beş tane enstrüman kullanarak şarkılarını seslendirdiği ve ''Back to Bass'' adını verdiği turnesi ile 26 Kasım'da İstanbul'da olacakmış...
11 Temmuz 2012 Çarşamba
İmza
İmza ve kişilik
Grafoloji (yazı bilimi) Avrupa ve Amerika'da sıklıkla başvurulan bir ilim dalı. İstihbarat teşkilatları olayları çözümlemek, büyük şirketler eleman alımında isabetli karar vermek, eğitimciler öğrencilerini daha iyi tanıyabilmek için imza ve yazıdan karakter tahlili yapmaya sıkça başvuruyor. Türkiye'de çok fazla uygulama alanı bulunmayan bu dal, Adli Tıp Kurumu'nda genellikle sahtecilik olaylarını çözümlemede kullanılıyor.
Hiç merak ettiniz mi, niçin bazı filmlerde genellikle katiller kurbanlarına gazetelerden kesilmiş yazılarla oluşturulmuş mektup gönderirler? Niçin bazı şirketler iş başvurularında özellikle el yazısı ile doldurulmuş biyografisini isterler?
Pozitif bir bilim dalı olarak kabul edilen grafoloji (yazı bilim) sayesinde eldeki veriler değerlendirilerek karakter analizi yapılabiliyor. El yazısı veya imzaya bakarak kişinin ruh halini ve karakteristik özelliklerini tespit edebilmek mümkün. İnsan, hem ruh hem beden durumunu ister istemez yazısına veya imzasına yansıtıyor.
Avrupa ve Amerika'da çok farklı alanlarda grafoloji ilminden yararlanılıyor. Polis ve istihbarat teşkilatları bıraktıkları yazılardan faydalanarak suçluların özelliklerini belirleyebiliyor. Cinayetten hemen sonra yazılmış bir yazıdan zanlının katil olup olmadığı tespit edilebiliyor. Büyük şirketler eleman alımlarında başvuru yapanlardan el yazısıyla doldurulmuş ve imzalanmış biyografisini istiyor. Böylece başvuru sahiplerinin iş için gerekli olan vasıfları taşıyıp taşımadıkları tespit edilmeye çalışılıyor. Türkiye'de de Adli Tıp Kurumu'nda grafoloji bölümleri mevcut, fakat genellikle sahtecilik üzerinde çalışılıyor.
İsmail Kılınç, imzadan karakter tahlil etmenin kullanıldığı alanları ve faydalarını şöyle belirtiyor:
Stratejik faydası: İmzasını gördüğünüz bir insanın karakterini ve olaylara bakışını ve gelecekte yapacağı hamleleri büyük oranda tahmin edebilirsiniz. İmzasını gördüğünüz bir insanın vizyonu büyük oranda bellidir. Strateji ile meşgul olanlar imza ilmini bilmelidirler. Örneğin ABD Başkanı Bush yaklaşan seçimler öncesi çok uçuk kaçık kararlar alacak ve uygulayacaktır.
Meslek seçimi: Güzel sanatlarda okuyacakların imzasının da güzel olması başarılarını arttıracaktır. İmzası portre gibi olan biri ressam olmalı ve imzası berbat olan biri de ressam olacağım diye kendini zorlamamalıdır.
Eğitimci ve pedagoglar: İnsanların imzalarından onların düzgün ya da karmaşık karaktere sahip olup olmadığı anlaşılır. Başarılı eğitimciler, zekâ seviyesi yüksek, karmaşık karakterli insanları imzasından tespit ederek özel eğitime tabi tutar ve onlarla daha verimli olur. Nice dahiler, yitip kaybolmaktan kurtulur ve topluma kazandırılır.
Anne babaya faydası: Çocuklarını daha yakından tanıyarak onları başarılı olacakları alanlara yönlendirebilirler. İmzasında 4 farklı çizgi karakteri olan biri iyi bir tiyatrocu olur.
Yönetici ve liderlere faydası:Çalıştığı personelini daha iyi bilir. Kim hangi işi başarabilir, kim kıvrak zekâlıdır bunu tespit edebilir. Yüzlerce, binlerce personeli olan bir iş yerinde herkesi yakından tanıyamayan bir yönetici, personelin kendisiyle görüşmeden önce imzasına bakarak bir genel izlenime sahip olabilir.
Sosyologlara ve psikologlara faydası: Gelecekle ilgili ileri görüşlü insanlar olan sosyolog, felsefeci ve psikologlar imza okuma ilmini öğrenseler olaylara bakışları ve başarıları daha da artar.
İmzadan karakter okuma ilminin temel taşları
- İmza uzun olursa kişi sabırlıdır.
- İmza kısa ise insan mantığını iyi kullanır.
- İmza keskin çizgiler içeriyorsa kişi keskin fikirli, esprili, keskin mantıklı ve dilini kılıç gibi kullanan ve dilinden çok çekecek bir insandır.
- İmza düzgünse insan düzgün karakterli, güvenilir, iyi ahlaklı, uyumludur.
- İmzada yuvarlaklık varsa kişide lider özellikleri vardır.
- İmzada 3 nokta varsa kişi keskin nişancı, avcılığa yatkın ve nüktecidir.
- İmzada geri dönüşler varsa kişinin hafızası kuvvetlidir.
- İmza sanatsal çizgiler içeriyorsa kişi güzel sanatlara yatkındır.
- İmza kısa ve üstünkörü ise kişi boş vermiştir.
- İmzanın başı büyük harf ve gösterişle başlıyorsa kişi özgüvenli, başlangıçta kendini iyi, karizmatik tanıtandır.
- İmzanın başı, ortası ve sonu büyükse başta, ortada ve sonda kendini iyi takdim eden ve iyi iş takibi olan birisidir.
- İmzanın sonu büyük harfle bitiyorsa başladığı işleri iyi bitiriyor demektir.
- İmzanın baş harfinden sonra gelen kısım ince ise kişi ince karakterli ve duygusal, kalınsa kişi kabadır ve duygusal değildir.
- İmzanın sonunda ileri veya yukarı doğru giden bir çizgi varsa kişinin hedefi büyüktür. Aşağı doğru çizgi varsa kişi içine kapalıdır. Karamsardır.
- İmza sağa yatıksa kişi sosyal, diplomat; geriye yatıksa anti sosyaldir.
- İmza uçuk kaçıksa insan uçuktur.
- İmzada 3-4 farklı karakter varsa kişi tiyatroya yatkındır
Kaynak: http://www.cerezforum.com/kisisel-gelisim/69128-imzaniz-kisiliginizi-yansitiyor.html#ixzz2CWTsD8YX
not:(Oldukça ilgimi çeken imza konusuyla tamamen alâkasız olsa da :)aklıma geldiği için paylaşmak istediğim bir not var:
Bundan yaklaşık on iki sene önce hatırlarsınız; ''Türkiye kendi arabasını üretiyor'' haberlerini... ve bu arabayı kamuoyuna tanıtan ''jet'' lakaplı vatandaşı...İşte o zamanlar bir kampanya başlatmışlardı; bu üretilen arabaya isim kampanyası...
Radyolardan,televizyonlardan,çeşitli dergilerden,ordan, burdan, sürekli hediye kazanmaya alışık ben dururmuyum? Hemen kendimce bir isim bulup bir o kadar da kendimden emin beklemeye başladım,Halit Kıvanç'ın sunuculuğunu yaptığı programı ve açıklanacak sonucu...
Bekle, bekle, bekle ,şimdi ''JETON'' diyecekler ve ben kazanacağım derken,''İMZA'' denmesin mi?Pek bi bozulmuştum ve hiç beğenmemiştim bu ismi.Zaten arabayı da beğenmemiştim dedim sonra :)
Duyduğuma göre 2015'te tekrar açılacakmış güyâ Siirt'ten dünyaya...Hiç kusura bakmayın,ilgilenmiyorum!
Grafoloji (yazı bilimi) Avrupa ve Amerika'da sıklıkla başvurulan bir ilim dalı. İstihbarat teşkilatları olayları çözümlemek, büyük şirketler eleman alımında isabetli karar vermek, eğitimciler öğrencilerini daha iyi tanıyabilmek için imza ve yazıdan karakter tahlili yapmaya sıkça başvuruyor. Türkiye'de çok fazla uygulama alanı bulunmayan bu dal, Adli Tıp Kurumu'nda genellikle sahtecilik olaylarını çözümlemede kullanılıyor.
Hiç merak ettiniz mi, niçin bazı filmlerde genellikle katiller kurbanlarına gazetelerden kesilmiş yazılarla oluşturulmuş mektup gönderirler? Niçin bazı şirketler iş başvurularında özellikle el yazısı ile doldurulmuş biyografisini isterler?
Pozitif bir bilim dalı olarak kabul edilen grafoloji (yazı bilim) sayesinde eldeki veriler değerlendirilerek karakter analizi yapılabiliyor. El yazısı veya imzaya bakarak kişinin ruh halini ve karakteristik özelliklerini tespit edebilmek mümkün. İnsan, hem ruh hem beden durumunu ister istemez yazısına veya imzasına yansıtıyor.
Avrupa ve Amerika'da çok farklı alanlarda grafoloji ilminden yararlanılıyor. Polis ve istihbarat teşkilatları bıraktıkları yazılardan faydalanarak suçluların özelliklerini belirleyebiliyor. Cinayetten hemen sonra yazılmış bir yazıdan zanlının katil olup olmadığı tespit edilebiliyor. Büyük şirketler eleman alımlarında başvuru yapanlardan el yazısıyla doldurulmuş ve imzalanmış biyografisini istiyor. Böylece başvuru sahiplerinin iş için gerekli olan vasıfları taşıyıp taşımadıkları tespit edilmeye çalışılıyor. Türkiye'de de Adli Tıp Kurumu'nda grafoloji bölümleri mevcut, fakat genellikle sahtecilik üzerinde çalışılıyor.
İsmail Kılınç, imzadan karakter tahlil etmenin kullanıldığı alanları ve faydalarını şöyle belirtiyor:
Stratejik faydası: İmzasını gördüğünüz bir insanın karakterini ve olaylara bakışını ve gelecekte yapacağı hamleleri büyük oranda tahmin edebilirsiniz. İmzasını gördüğünüz bir insanın vizyonu büyük oranda bellidir. Strateji ile meşgul olanlar imza ilmini bilmelidirler. Örneğin ABD Başkanı Bush yaklaşan seçimler öncesi çok uçuk kaçık kararlar alacak ve uygulayacaktır.
Meslek seçimi: Güzel sanatlarda okuyacakların imzasının da güzel olması başarılarını arttıracaktır. İmzası portre gibi olan biri ressam olmalı ve imzası berbat olan biri de ressam olacağım diye kendini zorlamamalıdır.
Eğitimci ve pedagoglar: İnsanların imzalarından onların düzgün ya da karmaşık karaktere sahip olup olmadığı anlaşılır. Başarılı eğitimciler, zekâ seviyesi yüksek, karmaşık karakterli insanları imzasından tespit ederek özel eğitime tabi tutar ve onlarla daha verimli olur. Nice dahiler, yitip kaybolmaktan kurtulur ve topluma kazandırılır.
Anne babaya faydası: Çocuklarını daha yakından tanıyarak onları başarılı olacakları alanlara yönlendirebilirler. İmzasında 4 farklı çizgi karakteri olan biri iyi bir tiyatrocu olur.
Yönetici ve liderlere faydası:Çalıştığı personelini daha iyi bilir. Kim hangi işi başarabilir, kim kıvrak zekâlıdır bunu tespit edebilir. Yüzlerce, binlerce personeli olan bir iş yerinde herkesi yakından tanıyamayan bir yönetici, personelin kendisiyle görüşmeden önce imzasına bakarak bir genel izlenime sahip olabilir.
Sosyologlara ve psikologlara faydası: Gelecekle ilgili ileri görüşlü insanlar olan sosyolog, felsefeci ve psikologlar imza okuma ilmini öğrenseler olaylara bakışları ve başarıları daha da artar.
İmzadan karakter okuma ilminin temel taşları
- İmza uzun olursa kişi sabırlıdır.
- İmza kısa ise insan mantığını iyi kullanır.
- İmza keskin çizgiler içeriyorsa kişi keskin fikirli, esprili, keskin mantıklı ve dilini kılıç gibi kullanan ve dilinden çok çekecek bir insandır.
- İmza düzgünse insan düzgün karakterli, güvenilir, iyi ahlaklı, uyumludur.
- İmzada yuvarlaklık varsa kişide lider özellikleri vardır.
- İmzada 3 nokta varsa kişi keskin nişancı, avcılığa yatkın ve nüktecidir.
- İmzada geri dönüşler varsa kişinin hafızası kuvvetlidir.
- İmza sanatsal çizgiler içeriyorsa kişi güzel sanatlara yatkındır.
- İmza kısa ve üstünkörü ise kişi boş vermiştir.
- İmzanın başı büyük harf ve gösterişle başlıyorsa kişi özgüvenli, başlangıçta kendini iyi, karizmatik tanıtandır.
- İmzanın başı, ortası ve sonu büyükse başta, ortada ve sonda kendini iyi takdim eden ve iyi iş takibi olan birisidir.
- İmzanın sonu büyük harfle bitiyorsa başladığı işleri iyi bitiriyor demektir.
- İmzanın baş harfinden sonra gelen kısım ince ise kişi ince karakterli ve duygusal, kalınsa kişi kabadır ve duygusal değildir.
- İmzanın sonunda ileri veya yukarı doğru giden bir çizgi varsa kişinin hedefi büyüktür. Aşağı doğru çizgi varsa kişi içine kapalıdır. Karamsardır.
- İmza sağa yatıksa kişi sosyal, diplomat; geriye yatıksa anti sosyaldir.
- İmza uçuk kaçıksa insan uçuktur.
- İmzada 3-4 farklı karakter varsa kişi tiyatroya yatkındır
Kaynak: http://www.cerezforum.com/kisisel-gelisim/69128-imzaniz-kisiliginizi-yansitiyor.html#ixzz2CWTsD8YX
not:(Oldukça ilgimi çeken imza konusuyla tamamen alâkasız olsa da :)aklıma geldiği için paylaşmak istediğim bir not var:
Bundan yaklaşık on iki sene önce hatırlarsınız; ''Türkiye kendi arabasını üretiyor'' haberlerini... ve bu arabayı kamuoyuna tanıtan ''jet'' lakaplı vatandaşı...İşte o zamanlar bir kampanya başlatmışlardı; bu üretilen arabaya isim kampanyası...
Radyolardan,televizyonlardan,çeşitli dergilerden,ordan, burdan, sürekli hediye kazanmaya alışık ben dururmuyum? Hemen kendimce bir isim bulup bir o kadar da kendimden emin beklemeye başladım,Halit Kıvanç'ın sunuculuğunu yaptığı programı ve açıklanacak sonucu...
Bekle, bekle, bekle ,şimdi ''JETON'' diyecekler ve ben kazanacağım derken,''İMZA'' denmesin mi?Pek bi bozulmuştum ve hiç beğenmemiştim bu ismi.Zaten arabayı da beğenmemiştim dedim sonra :)
Duyduğuma göre 2015'te tekrar açılacakmış güyâ Siirt'ten dünyaya...Hiç kusura bakmayın,ilgilenmiyorum!
24 Mayıs 2012 Perşembe
ıspanaklı afyon lokumu
Tarif şöyle:
- Önce 10 yaprak ıspnağı 1 su bardağı su ile rondodan geçirdim ve tencereye aldım.
- Sonra üzerine: 5 bardak süt,2 bardak şeker,1,5 bardak un,50 gr.margarin ve 1 paket vanilyayı ekledim, koyulaşana kadar karıştırarak pişirdim.
- Pişen muhallebiyi hindistan cevizi serptiğim fırın tepsisine boşaltıp yaydım.
- Soğuduktan sonra 1 çay bardağı sütle 1 paket krem şantiyi hazırlayıp muhallebinin üzerine sürdüm.
- Buzdolabında tamamen soğuyan tatlıyı uygun ölçüde parçalara kestikten sonra her bir parçayı rulo sarıp tekrar ortadan kestim ve yan çevirdim.
Sütlü tatlı sevenler için geliştirilmiş iki ayrı lezzetim var :) e daha ne olsun ? :)
20 Mayıs 2012 Pazar
Haftasonu ...
Bu pazar, çocukların yoğun piknik ısrarı üzerine şehrin çıkışındaki bir ormanlık alana gittik.Çam ağaçlarının arasından yüzünü gösteren güneş ve bol oksijenli tertemiz orman havası,kahvaltı keyfimize keyif kattı doğrusu...
Eşim papatya falına bakarken :))) Ne mi çıktı? Seviyor...Seviyor...Seviyor ...
18 Mayıs 2012 Cuma
Ezginin Günlüğü
Ah, peşimde rüzgâr, ne yağmurlar dost ne bir kıyı var,deliyim
Ah, düşlerim kaldı, yalnızım düşlerim kaldı, deliyim ...
Ah, düşlerim kaldı, yalnızım düşlerim kaldı, deliyim ...
İçimdeki Ses
İnsanın hayattaki en önemli çabası kendini ifade etmek olsa gerek...Sadece konuşmak ve yazmakla değil cümle kurmadan,davranışla,duruşla hatta görünüşüyle bile insan çevresine çeşitli şeyler anlatır,'ben böyleyim' mesajı verir.Sanatçılar ne sanat,ne toplum için üretir aslında,içindekini ifade etme biçimidir sanat,mutlu olma biçimidir...
17 Mayıs 2012 Perşembe
Sanırım görmediniz;Şimdi şuradan geçti.Yazık görmediyseniz,Böcek gibi güzeldi.
Hayat öyle hızlı geçiyor ki âdeta su gibi akıp gidiyor,kendi hayatına kendin yetişemiyor çoğu zaman da geç kalıyorsun çünkü yapılacak işler bitmiyor,çünkü hep bir yenisi ekleniyor bu yüzden yoğun yaşıyorsun, önündekiler bitiyor,aklındakiler bitmiyor,,hep meşgulsün,hep dolusun,hayat sürprizler sunuyor,hayat mutlu ediyor ,mutsuz ediyor ,her türlü duyguyu yaşıyorsun,yoruluyorsun ama devam ediyorsun ,işte sen tam da bu duyguyu seviyorsun,çünkü şunu biliyorsun;
sona doğru ilerlerken yola bıraktıklarından sorumlusun,,,
sona doğru ilerlerken yola bıraktıklarından sorumlusun,,,
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)